DÜNYAYI MÜZİK KURTARACAK!
Neymiş bu "classical crossover" ya da klasik müzikle "karşıya geçmek"!
Bir tek balık alınmadı
Nuh’un gemisine
Sudaydı o
İçindeki suda
Tehlikenin içindeki suda
-Murathan Mungan
Besteci, müzisyen, yorumcu, ses ve sessizliği kullanarak eserler üreten sanatçı yaptığı müziğe herhangi bir “tür” ismi koymaz. Belki bir form/biçim çerçevesinde yazar. O formun sınırlarını yeniden çizer, hatta çoğu zaman o form ile el ele tutuşarak kendi duygularını, düşüncelerini anlatarak dinleyicisi ile karşıdan karşıya geçer… Ve isterse bestesine, yarattığı eserine bir isim verir. Hatta onu bile yapmaz bazen, numaralanmış bolca eser var çağlar boyunca müzik tarihinde…
Borusan Klasik’te her gün saat 16:00’dan itibaren “Dünyayı müzik kurtaracak!” diye sürekli tantana yapan nacizane müzik elçiniz olarak yaklaşık 4 saat boyunca huşu içinde şöyle sesleniyorum;
“Müzik, tüm duyguların nefesidir…”
“Klasik müzik heryerde” sloganı ile yayın yapan radyomuzda klasik müzik ile yolu kesişen tüm müziklerle eşlik etmeye çalışıyorum. Radyomuzdaki tüm yapımcı arkadaşlarım gibi tutkulu bir “radyoman”, bir “müziksever” olarak her gün düşlerimi ve düşüncelerimi paylaşıyorum.
Radyo, ses resimlerini, ses düşlerini paylaşmayı en sevdiğim medya aracı. Kahramanlarım ise sınırları kaldıran, sesler ile dünyayı birleştirmeye, buluşturmaya çalışan tüm müzisyenler. Dünya melodilerinin, dünya ritimlerinin peşinde koşmaya başladığımdan beri senfonik rock, rock opera, film müzikleri, etnik caz, “new age”, world music/dünya müziği derken 80’li yıllarda “classical crossover”a kadar geldik.
Peki, neymiş bu “Classical Crossover”!
Öncelikle klasik müziğin, popüler müzik dünyasında elini kolunu sallayarak gezebilmesi için bir pazarlama terimi! Her zamanki gibi eleştirmen ya da müzik yapımcısının işini kolaylaştıracak bir ifade. Klasik müzikle diğer müziklerin kesiştiği yerlerde dolaşmayı seven müzisyenler ve dinleyiciler arasında bilinen bir tanım…
23 Ağustos 1986 tarihinde Billboard Müzik Dergisi’nin klasik müzik yazarı IS HOROWITZ, KEEPING SCORE-CLASSICAL başlıklı köşesinde 30 Ağustos’tan itibaren dergide “Klasik Albümler” dışında 15 albümlük bir “Classical Crossover” listesinin de yayınlanacağını duyurdu. Böylece ticari olarak başarılarını listeleyebilen bir türe dönüştü.
Klasik müziğin kendisini tanımlamak bile zor bir iş. Eğer “klasik” şekilde özetlemek istersek şöyle bir resim çizebiliriz; Kökleri Ortaçağ dönemindeki dini ve dindışı melodilerine dayanan bu türün Batı Avrupa armoni formlarında yazılmış bestelerini, konser salonlarında, operalarda ve kayıt stüdyolarında virtüöz oldukları çalgıları ile sadakatla yorumlayan eğitimli müzisyenler ve şefler, resmimizin ana figürleri olur. Oda müziğinden senfoniye, operadan koro eserlerine çok geniş bir yelpazede rönesans, barok, klasik, romantik, modern ve çağdaş dönemlerin toplamından oluşan 500 yıllık bir repertuar ise çok değerli bir hazine. Atonal ve film müzikleri de son yüzyılda bu hazineye dahil olur.
Klasik müzik ile popüler müzik arasında her zaman ciddiyet farkı varmış gibi gözükse de Tantanalı Huşu olarak şu yorumu ekleyebilirim; Günümüzde klasik müzik olarak ciddiyet içinde dinlediklerimiz aslında usta işi bestecilerin, yaratıcı bestelerini yorumlayan sadık müzisyenler sayesinde kendi zamanlarından günümüze taşınmış sevilen melodilerden esinlenmiş düzenlemelerin ta kendisidir.
İşte tam bu esnada resmimize, hem klasik ve hem de popüler müzik seven kahramanlarımız giriyor. Müziği türlere göre ayırmaktan uzak duran bu usta yorumcular, daha çok müziksever ile buluşmak için klasik müziği de yanlarına alarak “karşıya geçmeye” karar veriyorlar.
İlk kahramanlarımız opera şarkıcıları oluyor. Popüler şarkıları, napolitenleri, folk şarkılarını, müzikal ve film şarkılarını klasik formlarda senfoni orkestraları eşliğinde yorumlamaya başlıyorlar. Klasik aryaları söyleyen pop şarkıcıları da oluyor. Bir süre sonra vokal ya da enstrümantal ayrımı kalmıyor. Pop, caz, rock, “world music” ve klasik müzik yeniden düzenlemeler ile artık stadyumlarda bile müzikseverler ile buluşuyor.
İnsan sesi de olmak üzere çalgılarında virtüöz olan bu müzisyen kahramanlarımın kimler olduğunu 17 Ocak 2013 tarihinden beri Borusan Klasik dinleyen müzikseverler çok iyi biliyor. Bundan sonraki yazılarımda onların hikayeleri ile ses resimlerimizi aktarmaya devam edeceğim.
Müzikler ve müzisyenler arasında bile ayrımcılığı sevmeyenler için her gün saat 16:00’da Fanfar Reverans - Panzehir de görüşmek üzere. Dünyayı müzik kurtaracak!