Kendini şehirli bir toprak insanı olarak tanımlayan Beyhan Hanım, 40’ından sonra üniversite sınavına girip ziraat okumuş. Şehir bahçeciliğinin en güzel öreklerinden biri olan Urban Garden’ı 2010 yılında 12 dönüm arazi üzerine kurmuş. Betona baktıkça insan beyninin de betonlaştığını fark ettikten sonra İstanbul’da tarıma çok elverişli bir toprak olduğunu ve keşfedilmeyi beklediğini anlayan Uzunçarşılı, insanın doğaya bağlı bir canlı olduğunun, dengeyi bozduğumuz zaman büyük şehirde de köy yerinde de aslında yaşamamız için gerekli olan kaynaklara zarar verdiğimizin altını çiziyor. Nihayetinde her şeyi bizim tercihlerimiz şekillendiriyor, mesele neyi çoğaltmayı, neyi yok etmeyi tercih ettiğimiz. Üreticinin yalnız bırakılması ve gıda üretimini domine eden “moda gıda”ların sektöre en çok zarar veren unsurlar olduğunu belirten Uzunçarşılı’nın uyarılarıyla biz de pandemiyi ne çabuk unuttuğumuza şaşırdık, doğayı gözlemleyerek insanın küçüklüğünü anlayabileceğimizi konuştuk. En büyük evi, en arabayı hepimiz için hedefe koyan kapitalizmin, bize küçük ve ulaşılabilir olanın ne kadar değerli olduğunu unutturduğunu fark ettik. Bireysel tüketimimiz için balkonumuzda bile yeşillikler yetiştirmenin hazzının ve tadının hayalini kurduk. Son zamanlarda içi hepten boşaltılmış sürdürülebilirlik kelimesinin, aslında yaşamın devam etmesinden başka hiçbir şey olmadığını hatırladık. En son ilkokulda pamuk arasında fasulye filizlendirenlerdenseniz, bu bölüme dikkatle kulak vermenizi öneririz.
]]>Kendini şehirli bir toprak insanı olarak tanımlayan Beyhan Hanım, 40’ından sonra üniversite sınavına girip ziraat okumuş. Şehir bahçeciliğinin en güzel öreklerinden biri olan Urban Garden’ı 2010 yılında 12 dönüm arazi üzerine kurmuş. Betona baktıkça insan beyninin de betonlaştığını fark ettikten sonra İstanbul’da tarıma çok elverişli bir toprak olduğunu ve keşfedilmeyi beklediğini anlayan Uzunçarşılı, insanın doğaya bağlı bir canlı olduğunun, dengeyi bozduğumuz zaman büyük şehirde de köy yerinde de aslında yaşamamız için gerekli olan kaynaklara zarar verdiğimizin altını çiziyor. Nihayetinde her şeyi bizim tercihlerimiz şekillendiriyor, mesele neyi çoğaltmayı, neyi yok etmeyi tercih ettiğimiz. Üreticinin yalnız bırakılması ve gıda üretimini domine eden “moda gıda”ların sektöre en çok zarar veren unsurlar olduğunu belirten Uzunçarşılı’nın uyarılarıyla biz de pandemiyi ne çabuk unuttuğumuza şaşırdık, doğayı gözlemleyerek insanın küçüklüğünü anlayabileceğimizi konuştuk. En büyük evi, en arabayı hepimiz için hedefe koyan kapitalizmin, bize küçük ve ulaşılabilir olanın ne kadar değerli olduğunu unutturduğunu fark ettik. Bireysel tüketimimiz için balkonumuzda bile yeşillikler yetiştirmenin hazzının ve tadının hayalini kurduk. Son zamanlarda içi hepten boşaltılmış sürdürülebilirlik kelimesinin, aslında yaşamın devam etmesinden başka hiçbir şey olmadığını hatırladık. En son ilkokulda pamuk arasında fasulye filizlendirenlerdenseniz, bu bölüme dikkatle kulak vermenizi öneririz.
]]>İnsanlığın doğayla en eski etkileşimlerinden biri olan beslenmenin, modern çağın en büyük sağlık sorunlarının da sebebi olduğunu, evrimsel ayarlarından uzaklaşan modern insanın zorlantılarını konuştuk. Yemeği paylaşmak ve bir sosyalleşme aracına dönüştürmek evrimin parçası, ama onu kötü bir alışkanlığa dönüştürenin yemekle ilgili kültürel kodlarımız olduğunu anladık. Beslenme seçimlerimizin aslında kendimizi hangi hammaddeyle inşa ettiğimizi belirleyen bir tercih olduğunu fark ettik. Yokluk devirleri için tasarlanmış insan bedeninin günümüzün dengesiz bolluk döneminde tökezlemesini; bunun bir çıktısı olarak insanın gıdayla ilişkisinde duyguların rolünü irdeledik. Sinan Hoca’yı bulmuşken Türkiye’de eğitim sisteminin hızlı bir değerlendirmesini aldık, mesleki eğitimin hem bugününün karnesini hem de geleceğe dair taşıdığı umut verici potansiyeli değerlendirdik. Yüzyıllardır dünyayı değiştiren insanların eli erken yaşta iş tutanlar, yoğunlaştırılmış ve ustalardan aldığı eğitime yaratıcılığını katanlar olduğunu konuştuk.
Sinan Hoca’ya sorduğumuz onlarca soruya yenilerini ekleyerek, beslenme ve eğitim gibi hayatın içindeki en temel konulara yepyeni bir bakış açısı geliştirerek kaydettiğimiz, lezzetli bir bölüm oldu. Öğrenmenin kendisine tutkun herkesin keyifle dinleyeceğine eminiz.
]]>İnsanlığın doğayla en eski etkileşimlerinden biri olan beslenmenin, modern çağın en büyük sağlık sorunlarının da sebebi olduğunu, evrimsel ayarlarından uzaklaşan modern insanın zorlantılarını konuştuk. Yemeği paylaşmak ve bir sosyalleşme aracına dönüştürmek evrimin parçası, ama onu kötü bir alışkanlığa dönüştürenin yemekle ilgili kültürel kodlarımız olduğunu anladık. Beslenme seçimlerimizin aslında kendimizi hangi hammaddeyle inşa ettiğimizi belirleyen bir tercih olduğunu fark ettik. Yokluk devirleri için tasarlanmış insan bedeninin günümüzün dengesiz bolluk döneminde tökezlemesini; bunun bir çıktısı olarak insanın gıdayla ilişkisinde duyguların rolünü irdeledik. Sinan Hoca’yı bulmuşken Türkiye’de eğitim sisteminin hızlı bir değerlendirmesini aldık, mesleki eğitimin hem bugününün karnesini hem de geleceğe dair taşıdığı umut verici potansiyeli değerlendirdik. Yüzyıllardır dünyayı değiştiren insanların eli erken yaşta iş tutanlar, yoğunlaştırılmış ve ustalardan aldığı eğitime yaratıcılığını katanlar olduğunu konuştuk.
Sinan Hoca’ya sorduğumuz onlarca soruya yenilerini ekleyerek, beslenme ve eğitim gibi hayatın içindeki en temel konulara yepyeni bir bakış açısı geliştirerek kaydettiğimiz, lezzetli bir bölüm oldu. Öğrenmenin kendisine tutkun herkesin keyifle dinleyeceğine eminiz.
]]>Boğaziçi Üniversitesi’ndeki Turizm İşletme eğitimi sırasında Çırağan’ın mutfağında yaptığı stajda ait olduğu yeri bulan, okulunu bitirince sonra Cape Town’a hem aşçılık okumaya hem de çalışmaya giden Esra Şef, kariyerine otel açılışları, restoran servisi, catering, flying chef’lik gibi pek çok tecrübeyi sığdırdıktan sonra açılışından itibaren 7 yıl boyunca Gram’ın mutfağında görev alıyor. Ailesiyle birlikte Hollanda’ya taşındıktan sonra çalıştığı işlerde yerel kültürü, lokallerin direkt ve net iletişim alışkanlıklarını yakından tanıyan Esra Şef, bir süre sonra kendi dükkanını aramaya koyuluyor ve bugün dışarda öğle yemeği yeme kültürü pek de gelişmemiş bir şehirde Belly Pepper isimli 26 kişiye aynı anda hizmet verebilen dükkanını ortağıyla işletmeye devam ediyor. Yerel gazetelerde ve Time Out’ta yer aldıktan sonra müşterilerinin çehresi Amsterdam’a göç etmiş Türklerden uluslararası bir çehreye bürünen Belly Pepper’da standardı ve sürekliliği olmayan bir tedarik sistemine alışmaya dair deneyimlerini bizle paylaşıyor. Çocuklarının bakımını kendi üstlendiği için çok planlı yaşayan, iş düzenini hayat düzenine uyduran Esra Şef, iyi bir planlamayla her şeyin mümkün olduğunun altını çiziyor. Sade, neşeli ve planlı bir hayatın hayaliyle iç çekenler için Esra Şef’in sözleri hepimize ilham veriyor: En büyük lüks bir bisiklet bir de kendine ayırdığın zaman. Bisikletimizi sürerken yüzümüze çarpan rüzgâr hafifliğindeki bu bölümü kaçırmayın.
]]>Boğaziçi Üniversitesi’ndeki Turizm İşletme eğitimi sırasında Çırağan’ın mutfağında yaptığı stajda ait olduğu yeri bulan, okulunu bitirince sonra Cape Town’a hem aşçılık okumaya hem de çalışmaya giden Esra Şef, kariyerine otel açılışları, restoran servisi, catering, flying chef’lik gibi pek çok tecrübeyi sığdırdıktan sonra açılışından itibaren 7 yıl boyunca Gram’ın mutfağında görev alıyor. Ailesiyle birlikte Hollanda’ya taşındıktan sonra çalıştığı işlerde yerel kültürü, lokallerin direkt ve net iletişim alışkanlıklarını yakından tanıyan Esra Şef, bir süre sonra kendi dükkanını aramaya koyuluyor ve bugün dışarda öğle yemeği yeme kültürü pek de gelişmemiş bir şehirde Belly Pepper isimli 26 kişiye aynı anda hizmet verebilen dükkanını ortağıyla işletmeye devam ediyor. Yerel gazetelerde ve Time Out’ta yer aldıktan sonra müşterilerinin çehresi Amsterdam’a göç etmiş Türklerden uluslararası bir çehreye bürünen Belly Pepper’da standardı ve sürekliliği olmayan bir tedarik sistemine alışmaya dair deneyimlerini bizle paylaşıyor. Çocuklarının bakımını kendi üstlendiği için çok planlı yaşayan, iş düzenini hayat düzenine uyduran Esra Şef, iyi bir planlamayla her şeyin mümkün olduğunun altını çiziyor. Sade, neşeli ve planlı bir hayatın hayaliyle iç çekenler için Esra Şef’in sözleri hepimize ilham veriyor: En büyük lüks bir bisiklet bir de kendine ayırdığın zaman. Bisikletimizi sürerken yüzümüze çarpan rüzgâr hafifliğindeki bu bölümü kaçırmayın.
]]>Türkiye’nin yemek tarihi ve kültürünü kayıt altına almak için olağanüstü çaba gösteren Ceren Bozkurt’un Mutfaktan Sesler dinleyicilerine bir de çağrısı var: Herkesi nadide olduklarını düşündükleri tarifleri, anneannelerinin yemek defterlerindeki ilginç tarifleri ve kayıt altına alınması gerektiğini düşündükleri tüm kaynakları @tarihvetarif Instagram hesabından Ceren Hanım’a ulaştırmaya davet ediyoruz. Çünkü 2050’lere geldiğimizde bereket ve kültür fışkıran toprakların mutfak kültürünün zamana yenik düşmesini önlemek için hepimize ihtiyaç var.
]]>Türkiye’nin yemek tarihi ve kültürünü kayıt altına almak için olağanüstü çaba gösteren Ceren Bozkurt’un Mutfaktan Sesler dinleyicilerine bir de çağrısı var: Herkesi nadide olduklarını düşündükleri tarifleri, anneannelerinin yemek defterlerindeki ilginç tarifleri ve kayıt altına alınması gerektiğini düşündükleri tüm kaynakları @tarihvetarif Instagram hesabından Ceren Hanım’a ulaştırmaya davet ediyoruz. Çünkü 2050’lere geldiğimizde bereket ve kültür fışkıran toprakların mutfak kültürünün zamana yenik düşmesini önlemek için hepimize ihtiyaç var.
]]>Tarımda dijitalleşmeyi ve bunun sürdürülebilirliğe katkısını çokça konuştuğumuz bu bölümde konunun toplumsal yansımalarını da ele aldık. Tohumdan hasata, hatta tedarik sürecine otonom mekanizmaların kullanımının endüstriyel üreticiler kadar çiftçiye de faydası olup olmadığını sorguladık. Kaynaklar hızla azalıp kirlenirken, dünya nüfusu büyük bir hızla artar ve tarımsal üretim kapasitemiz daha büyük bir hızla azalırken, tarımda dijitalleşmeye biçilen mutlak kurtarıcı rolünün gerçek dışılığını konuştuk. Teknolojiyi toplumu anlamada bize ipuçları sunan bir mekanizma olarak gördüğümüzde, çiftçilerin ziraat mühendisleri kadar teknolojik okur-yazarlığı olmayışının yarattığı sorunları gördük, ekosistemdeki tüm oyuncuları veriyi anlamlandırabilecek donanıma getirmedikçe bu eforların yaygınlaşması ve ölçeklenmesinin imkansızlığını fark ettik. Tarım bilgisinin nesilden nesile aktarımının farklı nedenlerle kesintiye uğrayışını, enformasyonun kadim bilgiye dönüşememesini ele aldık. Ekonomik kaygılar ekolojik kaygıların önüne geçtiğinde neler olduğunu gördük, tarım ve gıda uygulamalarını ekolojik açıdan duyarlı, ekonomik olarak uygulanabilir ve sosyal açıdan adil bir hale getirilmesi için önümüzdeki uzun yolculuğu keşfetmeye başladık. Sona gelirken İstanbul’un kentleşme politikalarının yol açtığı iklim değişikliği sonucunda kuzey ormanlarının ve sulak alanların korunması için hayata geçirilen Manda Müşterekleri projesini dinledik. Tarım, toplum ve teknoloji üçgeninde yepyeni bilgiler edindiğimiz ve farklı bir perspektif kazandığımız bu bölümü kaçırmayın.
]]>Tarımda dijitalleşmeyi ve bunun sürdürülebilirliğe katkısını çokça konuştuğumuz bu bölümde konunun toplumsal yansımalarını da ele aldık. Tohumdan hasata, hatta tedarik sürecine otonom mekanizmaların kullanımının endüstriyel üreticiler kadar çiftçiye de faydası olup olmadığını sorguladık. Kaynaklar hızla azalıp kirlenirken, dünya nüfusu büyük bir hızla artar ve tarımsal üretim kapasitemiz daha büyük bir hızla azalırken, tarımda dijitalleşmeye biçilen mutlak kurtarıcı rolünün gerçek dışılığını konuştuk. Teknolojiyi toplumu anlamada bize ipuçları sunan bir mekanizma olarak gördüğümüzde, çiftçilerin ziraat mühendisleri kadar teknolojik okur-yazarlığı olmayışının yarattığı sorunları gördük, ekosistemdeki tüm oyuncuları veriyi anlamlandırabilecek donanıma getirmedikçe bu eforların yaygınlaşması ve ölçeklenmesinin imkansızlığını fark ettik. Tarım bilgisinin nesilden nesile aktarımının farklı nedenlerle kesintiye uğrayışını, enformasyonun kadim bilgiye dönüşememesini ele aldık. Ekonomik kaygılar ekolojik kaygıların önüne geçtiğinde neler olduğunu gördük, tarım ve gıda uygulamalarını ekolojik açıdan duyarlı, ekonomik olarak uygulanabilir ve sosyal açıdan adil bir hale getirilmesi için önümüzdeki uzun yolculuğu keşfetmeye başladık. Sona gelirken İstanbul’un kentleşme politikalarının yol açtığı iklim değişikliği sonucunda kuzey ormanlarının ve sulak alanların korunması için hayata geçirilen Manda Müşterekleri projesini dinledik. Tarım, toplum ve teknoloji üçgeninde yepyeni bilgiler edindiğimiz ve farklı bir perspektif kazandığımız bu bölümü kaçırmayın.
]]>Future For Fish yani Balıkların Geleceği, 2022 yılında Çiftlik Hayvanlarını Koruma Derneğinin bir programı olarak hayata geçmiş olan bir kampanya. Su ürünleri üretiminde dünyada üst sıralamalarda yer alan ülkemizde balıkların refahını gözeterek sektör ve hayvan hakları savunuculuğu arasında bir köprü görevi görüyor.
Deniz Kıraç ile, sektörün sürdürülebilir, kaliteli ve sağlıklı bir konumda olması için üreticilere, tedarikçilere ve son tüketicilere düşen sorumlulukları konuştuk. Gıdanın sürdürülebilirliği ile hayvan refahı arasındaki ilişkiyi balıklardan başlayarak irdeledik, Balık yetiştiriciliğinde refah koşulları sağlanmasının bio-çeşitliliğe, insan sağlığına ve sürdürülebilirliğe olan katkılarını değerlendirdik.
Balıkların hisseden varlıklar olduğunu, stres ve acıyı duyduklarını bazılarımız ilk kez öğrendik. Dünya balık yetiştiriciliği pazarının büyüklüğünü ve Türkiye’nin özellikle levrek-çipura üretiminde dünyada lider konumda olduğunu da.
Hayvan refahını bu kez balıklardan yola çıkarak ele aldığımız ve belki de hayatımızda ilk kez balıklarla empati yaptığımız bu bölüme siz de kulak verin.
]]>Future For Fish yani Balıkların Geleceği, 2022 yılında Çiftlik Hayvanlarını Koruma Derneğinin bir programı olarak hayata geçmiş olan bir kampanya. Su ürünleri üretiminde dünyada üst sıralamalarda yer alan ülkemizde balıkların refahını gözeterek sektör ve hayvan hakları savunuculuğu arasında bir köprü görevi görüyor.
Deniz Kıraç ile, sektörün sürdürülebilir, kaliteli ve sağlıklı bir konumda olması için üreticilere, tedarikçilere ve son tüketicilere düşen sorumlulukları konuştuk. Gıdanın sürdürülebilirliği ile hayvan refahı arasındaki ilişkiyi balıklardan başlayarak irdeledik, Balık yetiştiriciliğinde refah koşulları sağlanmasının bio-çeşitliliğe, insan sağlığına ve sürdürülebilirliğe olan katkılarını değerlendirdik.
Balıkların hisseden varlıklar olduğunu, stres ve acıyı duyduklarını bazılarımız ilk kez öğrendik. Dünya balık yetiştiriciliği pazarının büyüklüğünü ve Türkiye’nin özellikle levrek-çipura üretiminde dünyada lider konumda olduğunu da.
Hayvan refahını bu kez balıklardan yola çıkarak ele aldığımız ve belki de hayatımızda ilk kez balıklarla empati yaptığımız bu bölüme siz de kulak verin.
]]>Konuklarımızla gıda sürdürülebilirliğinde hayvan refahının yerini ve hayvancılık teknolojilerindeki gelişmeleri konuştuk.
Uluslararası temel sürdürülebilirlik alanlarından biri haline gelmiş olan kafessiz yumurta kullanımının yaygınlaşması ve adil bir tedarik sisteminin sağlanması için kurumlara düşen görevleri, üreticilerden beklentileri ve tabii ki tüketicinin atabileceği adımları değerlendirdik.
Endüstriyel hayvancılığın dünyamız için ne kadar yeni ve genç bir mesele olduğunu fark ettik, konuyu etik boyutundan biyolojik risklere kadar pek çok bakış açısını değerlendirdik. Bir kez daha sivil toplumun, ortak hassasiyetler paylaşan bireyler için birlikte hareket etmenin önemine değinmeden geçemedik.
Hayvan refahını bir sürdürülebilirlik meselesi olarak ele aldığımız bu bölümü kaçırmayın.
]]>Konuklarımızla gıda sürdürülebilirliğinde hayvan refahının yerini ve hayvancılık teknolojilerindeki gelişmeleri konuştuk.
Uluslararası temel sürdürülebilirlik alanlarından biri haline gelmiş olan kafessiz yumurta kullanımının yaygınlaşması ve adil bir tedarik sisteminin sağlanması için kurumlara düşen görevleri, üreticilerden beklentileri ve tabii ki tüketicinin atabileceği adımları değerlendirdik.
Endüstriyel hayvancılığın dünyamız için ne kadar yeni ve genç bir mesele olduğunu fark ettik, konuyu etik boyutundan biyolojik risklere kadar pek çok bakış açısını değerlendirdik. Bir kez daha sivil toplumun, ortak hassasiyetler paylaşan bireyler için birlikte hareket etmenin önemine değinmeden geçemedik.
Hayvan refahını bir sürdürülebilirlik meselesi olarak ele aldığımız bu bölümü kaçırmayın.
]]>Samimi Sürdürülebilirlik serisinin ilk konukları, gastronomi araştırmacısı ve editör Merin Sever ile MSA mezunu, Michelin Yeşil Yıldız sahibi Şef İbrahim Tunç. Sever ve Tunç ile dünyaya, coğrafyaya, iklime saygılı bir mutfak prensibinin samimi olması için neler gerektiğini konuştuk. Yerel üretimi destekleyerek karbon ayak izini azaltmak kadar üreticilere adil ödeme yapmanın da sürdürülebilirliğe dahil olduğunu, bu eforların samimi hale gelmesi ve amacına ulaşması için uçtan uca bir bütün olarak görülmesi gerektiğini konuştuk. Kaynakları korumak için mevsimine göre tabaklar çıkarmanın, atıksız mutfak önlemleriyle israfı engellemenin önemine değindik. Toplumsal bilinçlenme adına her malzemenin her mevsim temin edilebilir olmasına sevinmektense, domatesin çıktığına patlıcanın mevsimi geldiğine sevinenlerden olmayı önemsedik. Konuyu aslında büyük ve teknik kelimelerle süslemenin hiç gerekli olmadığını, anneannelerimizin mutfağının doğal akışında olan pek çok uygulamanın zaten sürdürülebilirlik adımları olduğunu gülümseyerek fark ettik. Eti idareli kullanmayı bilen, bir malzemenin her parçasını değerlendirip atığı azaltan, israfı ayıplayan büyüklerimizin yolundan gitmenin sürdürülebilirlik adına harika bir başlangıç olduğunu not aldık. Bu bakış açısıyla mutfakta geliştirebileceğimiz pek çok ileri dönüşüm pratiği olduğunu keşfettik. Sürdürülebilirlik yolunda samimi adımlarla başladığımız, dünyanın geleceği için birlikte taşıdığımız sorumluluğu hatırladığımız bu özel serinin ilk bölümünü kaçırmayın.
]]>Samimi Sürdürülebilirlik serisinin ilk konukları, gastronomi araştırmacısı ve editör Merin Sever ile MSA mezunu, Michelin Yeşil Yıldız sahibi Şef İbrahim Tunç. Sever ve Tunç ile dünyaya, coğrafyaya, iklime saygılı bir mutfak prensibinin samimi olması için neler gerektiğini konuştuk. Yerel üretimi destekleyerek karbon ayak izini azaltmak kadar üreticilere adil ödeme yapmanın da sürdürülebilirliğe dahil olduğunu, bu eforların samimi hale gelmesi ve amacına ulaşması için uçtan uca bir bütün olarak görülmesi gerektiğini konuştuk. Kaynakları korumak için mevsimine göre tabaklar çıkarmanın, atıksız mutfak önlemleriyle israfı engellemenin önemine değindik. Toplumsal bilinçlenme adına her malzemenin her mevsim temin edilebilir olmasına sevinmektense, domatesin çıktığına patlıcanın mevsimi geldiğine sevinenlerden olmayı önemsedik. Konuyu aslında büyük ve teknik kelimelerle süslemenin hiç gerekli olmadığını, anneannelerimizin mutfağının doğal akışında olan pek çok uygulamanın zaten sürdürülebilirlik adımları olduğunu gülümseyerek fark ettik. Eti idareli kullanmayı bilen, bir malzemenin her parçasını değerlendirip atığı azaltan, israfı ayıplayan büyüklerimizin yolundan gitmenin sürdürülebilirlik adına harika bir başlangıç olduğunu not aldık. Bu bakış açısıyla mutfakta geliştirebileceğimiz pek çok ileri dönüşüm pratiği olduğunu keşfettik. Sürdürülebilirlik yolunda samimi adımlarla başladığımız, dünyanın geleceği için birlikte taşıdığımız sorumluluğu hatırladığımız bu özel serinin ilk bölümünü kaçırmayın.
]]>Bu bölümde konuğumuz MSA Profesyonel Restoran Servisi Eğitmeni Sabiha Apaydın Gönenli. Gönenli aynı zamanda, bu yıl üçüncüsü düzenlenen, yerel üzümlerin geçmişinin, bu gününün ve geleceğinin konuşulduğu Kök Köken Toprak konferansının kurucusu ve koordinatörü. Türkiye’nin dünyanın 5. En büyük bağ alanına sahip olduğunu biliyor muydunuz? Peki ya topraklarımızda 1439 çeşit üzüm yetiştiğini? Hatta Fransa’ya 6. Yüzyılda ilk üzüm çubuğu ve köklerinin Anadolu’dan gittiğini? Biz bu kısacık bölümde çok şey öğrendik, Türkiye’de yetişen üzümlerin yalnızca %3’ünün şarap yapımında kullanıldığını, üzümün yaşamasının en önemli sebebinin de kuru üzüm, pekmez, sirke gibi yan ürünlerin üretimi ve ticareti olduğunu not aldık. Yerel üzüm ve şarap hakkında merak ettiğimiz pek çok bilgiyi edinmek için 9 Haziran günü Feriye’de gerçekleşecek Kök Köken Toprak Konferansı’nı heyecanla bekliyoruz. Orada görüşmek üzere.
]]>Bu bölümde konuğumuz MSA Profesyonel Restoran Servisi Eğitmeni Sabiha Apaydın Gönenli. Gönenli aynı zamanda, bu yıl üçüncüsü düzenlenen, yerel üzümlerin geçmişinin, bu gününün ve geleceğinin konuşulduğu Kök Köken Toprak konferansının kurucusu ve koordinatörü. Türkiye’nin dünyanın 5. En büyük bağ alanına sahip olduğunu biliyor muydunuz? Peki ya topraklarımızda 1439 çeşit üzüm yetiştiğini? Hatta Fransa’ya 6. Yüzyılda ilk üzüm çubuğu ve köklerinin Anadolu’dan gittiğini? Biz bu kısacık bölümde çok şey öğrendik, Türkiye’de yetişen üzümlerin yalnızca %3’ünün şarap yapımında kullanıldığını, üzümün yaşamasının en önemli sebebinin de kuru üzüm, pekmez, sirke gibi yan ürünlerin üretimi ve ticareti olduğunu not aldık. Yerel üzüm ve şarap hakkında merak ettiğimiz pek çok bilgiyi edinmek için 9 Haziran günü Feriye’de gerçekleşecek Kök Köken Toprak Konferansı’nı heyecanla bekliyoruz. Orada görüşmek üzere.
]]>Yurtdışında çalışmanın aşçı olarak onu farklı malzemelerle çalışabilmek ve aklındaki yemek teorisini başka kültürlerden gelen insanlara sunup beğendirebilmekle tatmin ettiğini anlatan Akkaya, her gün aynı tabağı yapmaktan değil mesleğinin ona sunduğu bitmeyen öğrencilik fırsatından keyif alıyor. Türk mutfağının global arenada hak ettiği bilinirlikte olmadığını düşünen Cenk Şef, bazen Türk mutfağından bir malzemeyi uluslararası tabaklara ekleyerek, bazen bir tekniği bulunduğu yerin yerel malzemelerle buluşturarak kendi köklerine katkıda bulunmayı sürdürüyor. Yurt dışında bir kariyer şekillendirmeyi hedefleyen şef adaylarına Cenk Şef’in tavsiyesi ise mücadeleci ruhu, dayanışmayı ve esnek bir zihni hiç elden bırakmamak. Bürokraside hiçbir zaman kestirme olmadığını tecrübe edenden dinleyerek öğrendiğimiz bu bölümü kaçırmayın.
]]>Yurtdışında çalışmanın aşçı olarak onu farklı malzemelerle çalışabilmek ve aklındaki yemek teorisini başka kültürlerden gelen insanlara sunup beğendirebilmekle tatmin ettiğini anlatan Akkaya, her gün aynı tabağı yapmaktan değil mesleğinin ona sunduğu bitmeyen öğrencilik fırsatından keyif alıyor. Türk mutfağının global arenada hak ettiği bilinirlikte olmadığını düşünen Cenk Şef, bazen Türk mutfağından bir malzemeyi uluslararası tabaklara ekleyerek, bazen bir tekniği bulunduğu yerin yerel malzemelerle buluşturarak kendi köklerine katkıda bulunmayı sürdürüyor. Yurt dışında bir kariyer şekillendirmeyi hedefleyen şef adaylarına Cenk Şef’in tavsiyesi ise mücadeleci ruhu, dayanışmayı ve esnek bir zihni hiç elden bırakmamak. Bürokraside hiçbir zaman kestirme olmadığını tecrübe edenden dinleyerek öğrendiğimiz bu bölümü kaçırmayın.
]]>
Derya Şef’in yurtdışında bir kariyer hedefleyen şef adaylarına tavsiyesi, akışta kalmayı ve meseleleri yolda çözmeyi benimsemek. Bu bölümde olanı kabul etmeyi, belki de olacak olanın olmasını istediğinden daha güzel olabileceğini sadece mutfağa ve kariyere değil hayata dair kulağımıza küpe ettik. Yurtdışında yaşamayı düşünen herkesin mutlaka kulak vermesi gereken bu bölümü kaçırmayın.
]]>
Derya Şef’in yurtdışında bir kariyer hedefleyen şef adaylarına tavsiyesi, akışta kalmayı ve meseleleri yolda çözmeyi benimsemek. Bu bölümde olanı kabul etmeyi, belki de olacak olanın olmasını istediğinden daha güzel olabileceğini sadece mutfağa ve kariyere değil hayata dair kulağımıza küpe ettik. Yurtdışında yaşamayı düşünen herkesin mutlaka kulak vermesi gereken bu bölümü kaçırmayın.
]]>Tarihteki ilk yemeklerin piştiği, ilk şarapların yapıldığı topraklardan dünyanın dört bir yanına uzanan bu heyecan verici hikâyeye siz de kulak verin.
]]>Tarihteki ilk yemeklerin piştiği, ilk şarapların yapıldığı topraklardan dünyanın dört bir yanına uzanan bu heyecan verici hikâyeye siz de kulak verin.
]]>Bir gıda imalathanesi olmanın ötesinde, gıda sektörüne atılmak isteyen girişimcilerin iş geliştirmesine, yönetmesine ve büyütmesine destek olmayı kendine misyon edinmiş, paketli sağlıklı gıda konusunda uzmanlaşmış bir merkez olan Maide Mutfak’ın hikayesini dinledik. Ambalaj tasarımından ürün gramajına kadar bir hayalin gerçeğe dönüşme aşamalarını ve girişimciler için birbirinden öğrenmenin önemini konuştuk. Fikir aşamasından ürün sevkiyatına kadar olan süreçte eşlik eden deneyimli ekibin önderliğinde hayallerini büyütüp gerçekleştiren gıda girişimcilerine düşen sorumlulukları not ettik. Mutfağa dair hayalleri olanların kaçırmaması gereken bir bölüm oldu.
]]>Bir gıda imalathanesi olmanın ötesinde, gıda sektörüne atılmak isteyen girişimcilerin iş geliştirmesine, yönetmesine ve büyütmesine destek olmayı kendine misyon edinmiş, paketli sağlıklı gıda konusunda uzmanlaşmış bir merkez olan Maide Mutfak’ın hikayesini dinledik. Ambalaj tasarımından ürün gramajına kadar bir hayalin gerçeğe dönüşme aşamalarını ve girişimciler için birbirinden öğrenmenin önemini konuştuk. Fikir aşamasından ürün sevkiyatına kadar olan süreçte eşlik eden deneyimli ekibin önderliğinde hayallerini büyütüp gerçekleştiren gıda girişimcilerine düşen sorumlulukları not ettik. Mutfağa dair hayalleri olanların kaçırmaması gereken bir bölüm oldu.
]]>İlk konuk olduğu günden bu yana hem sektörde hem Bundle Kitchen’daki yeniliklere değindiğimiz bu bölümde online yemek siparişinde müşterinin beklentilerini irdeledik. Misafiri görmeden servis yapmanın gerektirdiği titiz müşteri memnuniyeti yönetimini konuştuk. Artık İstanbul’da bir hibrid dükkânı da olan Bundle Kitchen’ın yurtdışı macerası ve Riyad’da başlayacak operasyonuyla gurur duyduk. Trendleri takip etmenin önemini, sürekli Ar-Ge yapabilmenin yarattığı olanakları, teknoloji ile insan dokunuşunu buluşturmayı not aldık. Ulaşılabilir gurme ürünleri hızlı, lezzetli ve kaliteli bir şekilde müşteriye ulaştırmanın püf noktalarını konuştuğumuz, Bundle Kitchen’ın kendi tarımsal üretimlerini yapma vizyonundan otomattan salata sipariş etmeye kadar yepyeni iş alanlarını hayal ettiğimiz bu bölümü dinlemeye davetlisiniz.
]]>İlk konuk olduğu günden bu yana hem sektörde hem Bundle Kitchen’daki yeniliklere değindiğimiz bu bölümde online yemek siparişinde müşterinin beklentilerini irdeledik. Misafiri görmeden servis yapmanın gerektirdiği titiz müşteri memnuniyeti yönetimini konuştuk. Artık İstanbul’da bir hibrid dükkânı da olan Bundle Kitchen’ın yurtdışı macerası ve Riyad’da başlayacak operasyonuyla gurur duyduk. Trendleri takip etmenin önemini, sürekli Ar-Ge yapabilmenin yarattığı olanakları, teknoloji ile insan dokunuşunu buluşturmayı not aldık. Ulaşılabilir gurme ürünleri hızlı, lezzetli ve kaliteli bir şekilde müşteriye ulaştırmanın püf noktalarını konuştuğumuz, Bundle Kitchen’ın kendi tarımsal üretimlerini yapma vizyonundan otomattan salata sipariş etmeye kadar yepyeni iş alanlarını hayal ettiğimiz bu bölümü dinlemeye davetlisiniz.
]]>Dikkat dikkat, evinize söylediğiniz yemek bir paket mutfaktan geliyor olabilir! Malzemesinden ambalajına, lojistiğinden marka yaratmaya kadar çok bileşenli bir koordinasyon zincirini titizlikle yönetmenin inceliklerine kulak verdiğimiz bu bölümde masa düzeni olmayan bir “restoran”da istikrarlı kalitenin nasıl sağlanacağını konuştuk. Kurulu raylar üzerinden yepyeni bir marka yaratmaya, kaliteyi koruyarak büyümeye, robotik mutfaklarda insan dokunuşuna, fabrikası ve şubeleriyle yeme-içme sektörünün kalbinde yer alsa da bir teknoloji şirketi olmaya dair pek çok konuya değindik. Önümüzdeki dönemde restoranlaşma vizyonunu da taşıyan Paket Mutfak’ın sürpriz deneyim tasarımı için meraklandık. Paket servis sektörünün yükselen yıldızı bulut mutfakların özgün bir uygulamasını derinlemesine konuştuğumuz bu bölümü kaçırmayın.
]]>Dikkat dikkat, evinize söylediğiniz yemek bir paket mutfaktan geliyor olabilir! Malzemesinden ambalajına, lojistiğinden marka yaratmaya kadar çok bileşenli bir koordinasyon zincirini titizlikle yönetmenin inceliklerine kulak verdiğimiz bu bölümde masa düzeni olmayan bir “restoran”da istikrarlı kalitenin nasıl sağlanacağını konuştuk. Kurulu raylar üzerinden yepyeni bir marka yaratmaya, kaliteyi koruyarak büyümeye, robotik mutfaklarda insan dokunuşuna, fabrikası ve şubeleriyle yeme-içme sektörünün kalbinde yer alsa da bir teknoloji şirketi olmaya dair pek çok konuya değindik. Önümüzdeki dönemde restoranlaşma vizyonunu da taşıyan Paket Mutfak’ın sürpriz deneyim tasarımı için meraklandık. Paket servis sektörünün yükselen yıldızı bulut mutfakların özgün bir uygulamasını derinlemesine konuştuğumuz bu bölümü kaçırmayın.
]]>Japonlar baklavadan anlar mı? Baklavacıda kokteyl olur mu? Peki baklava yufkasından taco shell olur mu? Mimar olmanın tatlı üretimine bir katkısı var mı? Farklı disiplinlerin buluşması mutfakta harikalar yaratır mı? Mutfakta ar-ge yapmak ve deneysel yolculuklara çıkmak için muhtaç olduğumuz güç ve motivasyon içimizdeki çocukta bulunur mu? Bunlar gibi pek çok soruya yanıt aradığımız bu bölümde aslında mutfakta yenilikçi formların peşinde heyecan verici bir yolculuğa şahit oluyoruz.
]]>Japonlar baklavadan anlar mı? Baklavacıda kokteyl olur mu? Peki baklava yufkasından taco shell olur mu? Mimar olmanın tatlı üretimine bir katkısı var mı? Farklı disiplinlerin buluşması mutfakta harikalar yaratır mı? Mutfakta ar-ge yapmak ve deneysel yolculuklara çıkmak için muhtaç olduğumuz güç ve motivasyon içimizdeki çocukta bulunur mu? Bunlar gibi pek çok soruya yanıt aradığımız bu bölümde aslında mutfakta yenilikçi formların peşinde heyecan verici bir yolculuğa şahit oluyoruz.
]]>Konumuz, yemek üzerinden bireysel ve ulusal kimliklerin inşaası ve aidiyet.
Tarih boyunca değişmeyen statü sembollerinden biri olan yemeğin nasıl bir ifade yöntemi olduğunu konuşuyoruz.
Hangi yemek neye göre kimlikleniyor derken kendimizi yine İstanbul mutfağının peşinde buluyoruz.
Milliyetçilik ve gastronomi ne kadar iç içe diye irdeliyoruz.
Aslında bu bölümde yemeğin farklı rollerine dair çok fazla soruya yanıt arıyoruz.
]]>Konumuz, yemek üzerinden bireysel ve ulusal kimliklerin inşaası ve aidiyet.
Tarih boyunca değişmeyen statü sembollerinden biri olan yemeğin nasıl bir ifade yöntemi olduğunu konuşuyoruz.
Hangi yemek neye göre kimlikleniyor derken kendimizi yine İstanbul mutfağının peşinde buluyoruz.
Milliyetçilik ve gastronomi ne kadar iç içe diye irdeliyoruz.
Aslında bu bölümde yemeğin farklı rollerine dair çok fazla soruya yanıt arıyoruz.
]]>]]>
]]>