TÜRKİYE'DEN İRAN'A 'ERENLER MECLİSİ'
The Secret Ensemble ve Mahsa Vahdat, 29 Mart'ta, dinleyicilere unutulmaz bir deneyim yaşatmak için hazır!
The Secret Ensemble & Mahsa Vahdat konseri, 29 Mart'ta CRR Konser Salonu'nda gerçekleşecek.
"Ârifler kervanının yolu çokluk pazarından Vahdet tepesine doğru bir yolculuktur. Bu yolculuklarında hedeflerine tıpkı Attar’ın kuşları misali değişik vâdilerden geçerek ulaşırlar ve nihayetinde o otuz kuşun kendileri (Si-Murg) olduğunu idrak ederler. Bu şekilde kendi hakikatlerini tanıdıklarında ise birçok beden olarak gözükmelerine rağmen asıllarında bir olduklarını görürler.
“İnsanoğlu birbirlerinin uzvu gibidirler” diyen Sa’di gibi, bu hakikati idrak eden ârifler de tek millettirler. İnsanlığı özde birliğe götürenler ve götürecek olanlar da ancak bu ‘Fırka-i Nâcîler’dir. Siyasetlerin, ideolojilerin, mezheplerin bölmeye çalışması karşısında onlar Hazreti Mevlana gibi “Bizler Birleştirmeye Geldik Ayırmaya Değil” diyenlerdir.
İşte elinizde tuttuğunuz bu çalışma böylesi bir birlik çalışması. Sözleri, deyişleri, nefesleri ile bize kendimizi tanıtmaya gelmiş erenlerin meclisi var burada. Hâfız-ı Şîrâzî, Yûnus Emre, Pîr Sultan Abdal, Niyâzi-i Mısrî, Kul Himmet, Alvarlı Efe, Hilmi Dede Baba hepsi bu albümde cem olmuşlar. Sanki hepsi birden sema’a kalkmışlar. Sünni Şii kalmamış burada, hepsi Mevlana’nın dediği gibi “Mezhebimiz Aşktır Bizim” demişler.
Geleneksek İran Sufi Müziği, Geleneksel Türk Sufi Müziği ile buluşmuş burada. Bektâşî devr-i revânı, Mevlevî bayâtî âyini ile ve Hicaz nefes, Son yürük semai ile yine bu mecliste buluşmuş. Bağlama neye karışmış kopuz bendire.. Kimisi Farsça söylemiş kimisi Türkçe ama yine Mevlana’nın “Aynı gönlü paylaşanlar aynı dili konuşanlardan evlâdır” dediği gibi lisan farkı ortadan kalkmış sanki hepsi aynı dilden konuşur olmuşlar. Farsça söyleyen ve adı ‘Mutlak Vahdet’ olan Mahsa Vahdat’in sesi ile Türkçe söyleyen Neş’e’nin sesi Kuşların Çağrısı’na dönüşmüş. Tıpkı Attar’ın Simurg’unun haykırışı, çağrısı gibi.. Tıpkı “Aradığın Sendedir Ama Farketmiyorsun” diyen ser-çeşme-i evliya Hz. Ali’nin fermanı gibi.
Yüzyıllardır aynı maneviyat iklimini paylaşan Türkiye ve İran topraklarının irfan zenginliği bu musıki albümünde bir araya toplandı. Siyasilerin yapamadıklarını ârifler yaptı, sazlar yaptı, sözler yaptı ve halkların kardeşliği muhabbet diliyle söylendi. Can kulağı ile dinleyenlerde de aynı müsbet duyguları uyandıracağından eminim.. Bu topluluğun ve konserin zuhura gelmesinde emeği geçen bütün dostları ve hususen Coşkun Karademir kardeşimi ve SIR topluluğunu can u gönülden tebrik ediyorum.
Aşk olsun…"
Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç